İSLÂMÎ AKIMLARDA ŞİRK YAKLAŞIMI Allah’a şirk konusunda ifrat (aşırılık) ve tefrit (gevşeklik) bağlamında üç ana yaklaşım ele alınabilir: 1. İfrata Kaçanlar (Aşırı Tevhid Anlayışı - Kur'ancılar ve Selefî Radikalizm) 2. Tefrite Kaçanlar (Tasavvufun Aşırı Yorumları ve Hulul-Fena Düşüncesi) 3. Orta Yol (Ehl-i Sünnet ve Vasat Akide) 1. İFRAT: AŞIRI TEVHİD ANLAYIŞI (KUR'ANCILAR VE SELEFİ-RADİKAL YAKLAŞIMLAR) Bu gruba girenler, şirkten kaçınmayı o kadar aşırı bir noktaya taşırlar ki, sonunda İslâm'ın özüne aykırı bir katılığa düşerler. Şirk konusunda paranoya derecesine varan bir hassasiyetle, aslında İslâm'ın sahih geleneklerini ve ulemanın otoritesini bile reddederler. Kur'ancıların Şirk Konusundaki Aşırılığı: · Hadisleri ve rivayetleri reddetmek: Hadisleri ve sahih rivayetleri güvenilmez bularak, sünneti bütünüyle dışlarlar. Onlara göre Kur’an’da geçmeyen ...
Kayıtlar
Ocak, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
MiRACI İNKÂR TEVHİDİ DARALTAN, İMANI KISIRLAŞTIRAN BİR YAKLAŞIMDIR Miracı reddedenler Tevhid, Nübüvvet ve Âhiret inançlarına dair eksik bir anlayış geliştiriyor. Miraca inananlar, Hz. Peygamber Aleyhisselamın Allah'ın huzuruna kabul edilmesini, insanlığın Allah’a yaklaşma imkânı bulduğunun sembolü olarak görürken, Miracı inkâr edenlerin bu derin manayı ve Tevhidin yüceliğini kavrayamıyor olması büyük bir manevî kayıptır. Kur’ancılar, genelde Hadis ve Sünneti ikinci plana atarak sadece Kur’an’ı merkeze alan bir yaklaşımı savunur. Ancak bu yaklaşım, Kur’an’ın bütünlüğünü ve tarihî bağlamını tam anlamıyla kavramıyor. Meselâ, İsra ve Mirac olayları Kur’an’da açık bir şekilde işaret edilen, hadislerle detaylandırılan ve Müslümanlar tarafından yüzyıllardır kabul edilen iman hakikatlerindendir. Bu hakikatleri reddetmek, vahyin derin boyutlarını ve Hz. Peygamber’in nübüvvet makamını küçümsemek anlamına gelir. Allah’a Yakınlık ve Likâullah Kur’an’da geçen “Likaullah” (Allah’a kavuşma) kavr...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
MİRAC "TEVHİD-NÜBÜVVET-AHİRET" İNANCININ ZİRVESİ VE EVRENSEL TESCİLİDİR Mirac, Hz. Peygamber Aleyhisselâmın Allah’ın huzuruna çıkarak ilahî hakikatlere doğrudan şahitlik ettiği eşsiz bir tecrübe ve İslâm inancının temel taşlarını zirveye taşıyan bir hadisedir. Bu olay, Tevhid, Nübüvvet ve Âhiret gibi İslâm’ın temel inanç esaslarının hem tescil edildiği hem de ümmetin idrakine en güçlü şekilde sunulduğu, Allah-İnsan ilişkisi açısından Elestü Ahdinin de son kez vurgulandığı insanlık tarihinin bir dönüm noktasıdır. 1. MİRAC: TEVHİDİN ZİRVESİNE YOLCULUK VE ALLAH’IN BİRLİĞİNE DOĞRUDAN ŞAHİTLİKTİR Mirac, İslâm inancının temel taşlarından biri olan Tevhid, nübüvvet ve âhiret inançlarının en yüksek düzeyde tasdik edildiği kutlu bir yolculuktur. Mirac, Hz. Peygamber’in Allah’ın huzuruna yükselerek O’nun nurunu ve azametini görmesiyle, Tevhid inancını insanlık tarihinde en yüksek noktaya taşımıştır. Hiçbir aracıya gerek olmaksızın gerçekleşen bu ilahî mülakat, Allah’...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
ELESTÜ'DEKİ AHDİMİZİ NEDEN HATIRLAMIYORUZ? Elestü Ahdi ve Hatırlatma Paradoksu Elestü Bezmi, Kur’an’da " Ben sizin Rabbiniz değil miyim ?" hitabına insanların " Evet, şahidiz! " demesiyle açıklanan (A'râf, 7:172) gaybî bir sözleşme platformudur. Ancak bu ahdin dünyada insanın bilinçli hatırasından silinmiş olması ile Kur’an’ın bu ahdi hatırlatıcı bir fonksiyon görmesi arasında bir paradoks varmış gibi görünebilir. Evet, onlarca âyette Kur’an bu ahdi hatırlatan bir kitap olarak takdim edilmekte ve Ona, hepsi de HATIRLATICI anlamına gelmek üzere Zikr/ ذِكْر , Tezkira/ تَذْكِرَة , Zikrâ/ ذِكْرَى ) adı verilmektedir. Bu paradoksun sebebi ne olabilir? 1. Elestü Ahdi ve Fıtrat Bağlantısı Kur’an, insanın Allah’ı tanıma ve O'na yönelme kabiliyetinin fıtratta var olduğunu belirtir: “ O halde yüzünü, Allah’ı birleyici olarak dosdoğru dine, Allah’ın insanları yaratıştaki fıtratına çevir .” (Rum, 30:30) Elestü ahdi, insanın fıtratında SAKLI BİR H...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
KUR'AN'DA KADIN ŞÂHİTLİĞİ Giriş İslâm, kadın ve erkek arasındaki eşitliği esas alan bir dindir ve kadınların toplum hayatında erkeklerle aynı haklara sahip olmalarını ister. Ancak pratikte farklı durumlar ortaya çıkabilir ve Kur'an bu gerçekleri göz ardı etmez, her zaman ve şarta cevap verecek çözümler getirir. Bakara Suresi'nin 282. ayeti buna güzel bir örnektir. Bu ayet borç işlemlerinin tarafların hukukunu garanti altına alacak şekilde kayıt altına alınması ve bu işlemlerin şâhitlerle güvenceye alınması için ayrıntılı bir çerçeve sunmaktadır. Ayet, kadınların yalnız ticarî konularda yeterince ehliyetli olmadığı bir durumda değil, ehliyetli oldukları zamanlarda da şâhitliklerinin nasıl olması gerektiğine ışık tutar. Ayette seçilen kelimelerin gramer açısından özelliği, toplum şartları değiştikçe, şâhitlerin cinsiyet ve sayısında değişiklik yapılabilmesine imkân tanımaktadır. "Unutma-hatırlatma" ve "razı olunan şâhitler" ifadeleri buna imkân v...