ELESTÜ'DEKİ AHDİMİZİ NEDEN HATIRLAMIYORUZ?

Elestü Ahdi ve Hatırlatma Paradoksu

Elestü Bezmi, Kur’an’da "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" hitabına insanların "Evet, şahidiz!" demesiyle açıklanan (A'râf, 7:172) gaybî bir sözleşme platformudur.

Ancak bu ahdin dünyada insanın bilinçli hatırasından silinmiş olması ile Kur’an’ın bu ahdi hatırlatıcı bir fonksiyon görmesi arasında bir paradoks varmış gibi görünebilir. 

Evet, onlarca âyette Kur’an bu ahdi hatırlatan bir kitap olarak takdim edilmekte ve Ona, hepsi de HATIRLATICI anlamına gelmek üzere Zikr/ذِكْر, Tezkira/تَذْكِرَة, Zikrâ/ذِكْرَى) adı verilmektedir.

Bu paradoksun sebebi ne olabilir?

1. Elestü Ahdi ve Fıtrat Bağlantısı

Kur’an, insanın Allah’ı tanıma ve O'na yönelme kabiliyetinin fıtratta var olduğunu belirtir:

O halde yüzünü, Allah’ı birleyici olarak dosdoğru dine, Allah’ın insanları yaratıştaki fıtratına çevir.” (Rum, 30:30)

Elestü ahdi, insanın fıtratında SAKLI BİR HAKİKAT olarak durur. Ancak bu ahdi bilinçli bir şekilde hatırlamamız gerekmez; onun yerine, vicdan ve akıl gibi fıtrî mekanizmalarla Allah’ın Varlığı ve Birliğini tanıyabiliriz.

Kur’an’ın Elestü ahdini HATIRLATMA manasında onlarca kez kullandığı zikr, tezkira ve zikrâ kelimeleriyle yaptığı çağrı, insanın içindeki bu fıtrî tanıma kabiliyetini UYANDIRMAYI hedefler.

Üçü de HATIRLATMA anlamına gelen bu kavramların insanların Tevhide davet edildiği Mekke döneminde yoğunlaşması da dikkat çekicidir.

2. Hatırlatma ve İnsan İradesi

Elestü ahdi, insanın fıtratında saklı olan bir BİLİNÇ FORMUDUR. Kur’an, insanın iradesini ve sorgulama kabiliyetini harekete geçirerek bu bilinci uyarmayı hedefler. Ancak bu form, otomatik olarak bilinç yüzeyine çıkmaz.

Kur’an’da onlarca defa dile getirilen Zikr/ذِكْر, tezkira/تَذْكِرَة, zikrâ/ذِكْرَى kavramları bu noktada devreye girer. Kur’an gibi ilahî kitaplar ve Peygamberler vasıtasıyla gelen tüm ilahî mesajlar, insanın içindeki bu hakikati açığa çıkarmak ve harekete geçirmek için gönderilmiştir:

Bu (Kur'an) ancak bir hatırlatmadır (zikra) ve kim dilerse, Rabbine bir yol tutar.” (Müzzemmil, 73:19)

Kur’an’ın bu hatırlatıcı rolü, her insana ulaşmayı amaçlayan evrensel bir mesajdır. Kur’an, tüm insanlığa açık bir hidayet kitabıdır ve herkesin fıtratındaki Allah’a yönelme eğilimini canlandırmayı hedefler. Ayetlerde belirtildiği üzere:

İşte bu, bütün insanlara yönelik bir açıklamadır, yanlışlardan korunacak müttakiler için bir hidâyet ve öğüttür.” (Âl-i İmrân, 3:138)

Biz bu kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, bir hidayet, bir rahmet ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.” (Nahl, 16:89)

Burada esas mesele, insanın bu hatırlatmaya kulak verip vermemesidir.

3. İnsan Ahdini Neden Unutur?

Elestü ahdi, dünya hayatına geçişte "gayb" alanına itilmiştir. Bu, insanın imtihan sırrı ile ilgilidir. Eğer insan, Elestü'deki ahdi açıkça hatırlasaydı, bu durum iman ve irade özgürlüğünü anlamsızlaştırırdı. Kur’an bu durumu şöyle ifade eder:

Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik; fakat onlar bunu yüklenmekten kaçındılar. İnsan ise bunu yüklendi. O, çok zâlim ve çok câhildir.” (Ahzâb, 33:72)

Bu ayet, insanın yüklendiği sorumluluğun büyüklüğüne vurgu yapmakta ve yerine getirilmemesi halinde insanın içine düşeceği zulüm ve cehalet karanlığına dikkat çekmektedir. Unutmak, fıtratın bir sırrıdır ve insanın sorumluluğu, bu hatırlatmalara verdiği cevapta yatar.

Oysa inanmayan, gerçeklerin üzerini kasten örten (kâfir) insan bu hatırlatmalara kulak tıkar ve bilinçli bir şekilde fıtratındaki inanç kodlarının üzerini örter:

Kâfirler dinlerini oyun ve eğlence edinmişlerdir ve dünya hayatı kendilerini aldatmıştır. Onlar bu günle karşılaşacaklarını unuttukları ve bizim ayetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi biz de bugün onları unuturuz. (A’raf, 7:51)

4. Kur’an Herkese Açık Bir Hatırlama ve Hidayet Kitabıdır

İşte Kur’an insanı bu karanlıktan çekip kurtaran bir ışıktır, istisnasız bütün insanlığa hitap eden bir hidayet rehberidir. Onun bir hatırlatma ve uyarıcı oluşu birçok ayette açıkça ifade edilir:

Bu (Kur’an), bütün insanlar için ancak bir hatırlatmadır.” (Kalem, 68:52)

O, bütün insanlar için bir hatırlatmadır.” (Sad, 38:87)

Bütün insan ve cinler için uyarıcı olsun diye, [Muhammed] kuluna Furkan'ı indiren (Allah) ne yücedir..” (Furkan, 25:1)

Kur’an’ın evrensel hidayet ve öğüt oluşu, onun muhatap kitlesini sınırlamayan bir özellik taşır. O, insanlığın farklı algı düzeylerine hitap eden çok katmanlı bir mesaj taşır:

Biz onu Kur'ân olarak, insanlara ağır ağır okuman için, bölüm bölüm ayırdık ve ayet ayet indirdik.” (İsra, 17:106)

Bu çerçevede Kur’an herhangi bir dilde sadece bir meal olarak görevini yerine getirir. Onun Arapça oluşu hiç kimse için mazeret teşkil etmez.

5. Kur’an’ın Temel İşlevi: Hatırlatmak ve Fıtratı Uyandırmak

Kur’an, fıtratın derinliklerinde saklı olan Allah’ı tanıma kabiliyetini uyandırır. Bu yüzden Kur’an bir bütün olarak sadece bir uyarı değil, insanın özüne dokunan bir DAVETTİR:

Gerçek şu ki o, sakınanlar için tam bir hatırlatıcı ve düşündürücüdür.” (Hakka, 69:48)

Kim bu hatırlatmadan (zikir) yüz çevirirse, o kıyamet günü ağır bir yük altına girer.” (Tâhâ, 20:100)

Bu ayetler, Kur’an’ın her insanın kalbine dokunmayı hedeflediğini ve tezkiranın, herkes için bir davet olduğunu gösterir.

6. Elestü Ahdini Hatırlamada Namazın Fonksiyonu

Namaz insanın Elestü’de Allah’a verdiği sözü her gün beş defa yeniden hatırlatır.

Namaz, Allah’ı ve Ona verilen ahdi hatırlamanın en etkili yollarından biridir. Kur’an, namazın zikirle olan bağlantısını şu şekilde ifade eder:

"Beni hatırlamak için namaz kıl." (Tâhâ 20:14)

 Namaz, zikir işleviyle Allah’ı anma, fıtrat bilincini diri tutma, ahireti hatırlama ve hesap bilinci oluşturma gibi özellikleriyle bu ahdi canlı tutar.

Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı dosdoğru kıl. Çünkü namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı zikretmek (namazdaki zikir) ise elbette en büyüktür. Allah, yaptıklarınızı bilir.” (Ankebût, 29/45)

Bu ayet, namazın en büyük zikir ve ibadet ve Allah'ı ve Ona verilen ahdi anmanın en etkili yolu olduğunu vurgulamaktadır.

Beş vakit namazın her biri, farklı zaman dilimlerinde düzenli olarak Allah’a yönelerek ahdi yenileme fırsatı sunar. Secde gibi hareketler ise insanın kulluğunu somut şekilde ifade ederek, Elestü Bezmi’nde verilen sözü ruhen ve bedenen yeniden yaşatır. Namaz, bu yönleriyle Allah ile bağı sürekli tazeleyen ve ahde vefayı sağlayan bir ibadettir.

7. Evrensel Bir Mesaj ve İlahî Bir Plan

Elestü ahdinin unutulmuş gibi görünmesi, insanın fıtratı ve iradesiyle sınanması için gerekli bir durumdur. Kur’an ise bu ahdi, fıtratı harekete geçirerek hatırlatır. Bu bağlamda, zikr, tezkira ve zikrâ kavramları, insanın kendi hakikatine ve Rabbine dönüş yolunda bir rehberdir:

Biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü örneği verdik ki, düşünüp hatırlasınlar.” (Zümer, 39:27)

Kur’an’ın mesajı, evrensel ve herkese açıktır. İnsanın fıtratındaki Allah’a yönelme kabiliyeti, Kur’an’ın çağrısına cevap verebilme potansiyeli taşır. Bu yüzden Kur’an, istisnasız tüm insanlığa bir rahmet, bir hidayet ve bir uyarıdır:

Bu Kur'ân Rabbinizden gelen basiretlerdir, gönül gözlerini açan, gerçekleri gösteren nurlardır. İman edecek kimseler için hidâyet ve rahmettir.” (A'raf, 7:203)

Kısacası Ahdi Unutmak Bir Paradoks Değil, İlahî Bir Plandır.

Elestü ahdinin unutulmuş gibi görünmesi, insanın fıtratı ve iradesiyle sınanması için gerekli bir durumdur. Kur’an ise bu ahdi, fıtratı harekete geçirerek hatırlatır. Bu bağlamda, zikr, tezkira ve zikrâ kavramları, insanın kendi hakikatine ve Rabbine dönüş yolunda bir rehberdir.

Sözün özü: Ahdi unutmak, fıtratın bir sırrıdır; hatırlatmak ise vahyin bir rahmetidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar