ATEİZMDE İNANÇ KRİZİ 

 

 Bir Gerçek: Algoritmanın İcadı Bir Müslümana Aittir

Algoritma kelimesinin kökeni Müslüman âlim el-Hârizmî’ye (tam adıyla Muhammed bin Mûsâ el-Hârizmî) dayanır.

Bugün Batı dillerinde kullanılan “algorithm” kelimesi, onun isminin Latinceleştirilmiş hâli olan Algoritmi / Algorizmi’den türemiştir.

Bu bilgi, ateist kesimde iki farklı tepkiye yol açar:

·        Dürüst olanlarda şaşkınlık,

·        Çoğunlukta ise öfke ve rahatsızlık.

Peki bu tepkilerin altında yatan psikolojik ve sosyolojik sebepler nelerdir?

1. Küresel Zihinsel Egemenlik ve Üstünlük Kompleksi

Modern bilim anlayışının temelinde şu yaygın yanılgı yatar:

Bilim Batı’da doğdu ve Batı’nın akılcılığıyla gelişti.”

Oysa tarihsel olarak tartışmasız bir gerçek şudur:

 İslâm medeniyeti, 8–13. yüzyıllar arasında matematik, astronomi, tıp, felsefe gibi alanlarda kurucu bir rol oynamıştır.

Ateist/dogmatik seküler zihinler, dini ve bilimi karşıt kutuplara yerleştirdikleri için, bir Müslümanın bilime temel katkı sunmuş olması bu paradigmayı temelden sarsar.

Bu, adeta “Kutsal Batı Bilimi” algısına indirilen kimliksel bir darbe gibidir.

 

2. İslamofobi ile Harmanlanmış Tarihsel Travmalar

Rönesans ve Aydınlanma sonrası Batı düşüncesi, dinî otoritelerden kurtuluşu özgürlük olarak tanımladı. Bu süreç, özellikle Kilise’ye karşı gelişen öfkeyi, zamanla tüm dinlere karşı yaygın bir düşmanlığa dönüştürdü.

Bu atmosferde İslâm:

·        Hâlâ aktif bir dünya görüşü sunması,

·        Toplum, ahlâk, siyaset ve ekonomide etkili olması nedeniyle özellikle hedef hâline geldi.

Dolayısıyla bir ateist için “algoritmayı bir Müslüman buldu” bilgisi sadece tarihî bir veri değil; ideolojik bir tehdit hâlini alır.

 

3. Bilimi Tanrılaştıran Ateist Algının Sarsılması

Bazı ateistler bilimi yalnızca bir yöntem değil, mutlak hakikatin tek kaynağı olarak görürler. Onlara göre:

Dini dogmalar karanlıktır, bilim ise aydınlık.”

Bu düşünce yapısında şu cümle çelişki doğurur:

İnançlı biri nasıl olur da bilim üretir?

Bu çelişki, bazı ateistler için bir inanç krizine, hatta bilime yönelik kutsal saygının yaralanmasına yol açar.

 

4. Batılı Kahramanların Gölgede Kalması

Batı tarihi, genellikle şu isimleri bilimin kurucusu olarak lanse eder:

·        Pisagor, Aristo, Galileo, Newton, Darwin...

Ancak İslâm dünyasında:

·        el-Hârizmî, İbn Sina, Farabi, İbn Heysem, el-Birunî, Takiyüddin gibi isimler bu Batılılardan yüzyıllar önce pek çok ilmi temellendirmiştir.

Bu tarihî hakikatler ortaya çıktıkça:

Batı her şeyi icat etti” masalı çöker.

Ve bu, ateist-evrimci zihniyetin inşa ettiği entelektüel üstünlüğün çökmesi anlamına gelir.

 

5. Bilişsel Uyumsuzluk: Zihinsel Krizin Kaynağı

Bilişsel uyumsuzluk, kişinin zihninde iki çelişkili inancın bir arada bulunmasıyla oluşur.

Ateist bir birey şu iki cümleyle karşı karşıya kalabilir:

·        Bilim dini dışlar.

·        Bilimin temelini atan kişi bir Müslümandır.

Bu durumda kişi iki yol arasında kalır:

1.     Bilgiyi inkâr ederek veya küçümseyerek savunma mekanizması geliştirir.

2.     Paradigmasını sarsma pahasına gerçeği yeniden değerlendirir.

Çoğu kişi birinci yolu seçer. Bu da öfke, küçümseme ve saldırganlık olarak dışa vurur.

 

 Sonuç: Neden Bu Kadar Rahatsız Oldular?

el-Hârizmî’nin “algoritma” buluşuna yönelik ateist öfkesi, sadece tarihî bir bilgiye değil, aynı zamanda şu gerçeklere duyulan tahammülsüzlüğe dayanır:

·        Bilimin sadece Batı’ya ait olmadığının ortaya çıkması,

·        İslam'ın bilimle çelişmediğinin görülmesi,

·        Seküler kimlik üstünlüğünün sarsılması.

Bu, sadece bir bilgi savaşı değil, aynı zamanda bir kimlik krizidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar